Müslümanın en önemli vasfı Güzel Huyluluk

YYaşar Kandemir hocamızın 2009 Nisan ayında Altınoluk Dergisi’nde yayınlanan makalesi. (Sayı: 278 Sayfa: 028)

İyilik, güzel huylu olmaktır.

İnsanın iyiliği ahlâklı olmasından anlaşılır.

Hayırlı insan güzel huylu olandır.

Allah’ın bir kimseye verdiği en hayırlı, en değerli şey güzel ahlâktır.

Güzel bir hayat tarzı ve her konuda ölçülü olmak peygamberlerin özelliklerindendir.

Yukarıdaki hikmetli sözleri söyleyen Peygamber Efendimiz, insanlarla iyi geçinmeyi tavsiye etmiştir.

Peygamberimizin Güzel Ahlâkı

Allah Teâlâ bize sevgili Peygamberini tanıtırken;

onun en güzel huylara sahip olduğunu bildirdi.

Onu kendimize örnek almamızı emretti.

Çünkü Peygamber Efendimiz insanların en güzel ahlâklısıydı.

Ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğinden, Müslümanlar güzel ahlâkı ondan öğrenecekti.

Resûlullah’a on yıl hizmet eden Enes ibni Mâlik, onun ahlâkını anlatırken;

on yıl boyunca kendisine bir defa bile “öf!” demediğini,

yaptığı bir yanlıştan dolayı “Niye böyle yaptın” diye çıkışmadığını,

yapmadığı bir şey sebebiyle de “Şöyle yapsan olmaz mıydı” diye kendisini azarlamadığını söylerdi.

Güzel huyun kazandırdığı

Peygamber Efendimiz bize şunları da öğretti:

Huyu en iyi olan mümin, imanı en güçlü mümindir.

Kıyamet gününde sevaplar tartılırken, mü’minin terazisinde en ağır gelecek şey güzel ahlâktır.

İnsanı cennete en çok götüren iki şey;

Allah’a karşı gelmekten sakınmak,

ve güzel huydur.

Güzel ahlâk insana neler kazandırır?

Bunu da Sevgili Efendimizden öğrendik.

Güzel huylu bir mü’min, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.

İyi huylu kimseye cennetin en yüksek yerinde bir köşk verilir.

Allah’ın ve Resûlünün en sevdiği kimseler iyi huylu olanlardır ve onlar kıyamet gününde Resûl-i Ekrem’e en yakın yerde bulunacaklardır.

Yumuşak huyluluk

Peygamber Efendimizin belirttiğine göre:

Allah Teâlâ’nın kulunda bulunmasını istediği ve beğendiği özelliklerden biri yumuşak huyluluktur.

Allah sevdiği kulunu yumuşak huylu yapar.

İnsanlara yumuşak davranmayan kimsede hayır yoktur.

Yumuşak huylu olan kimse her işte kolaylık gösterir. Allah Teâlâ da kullarına kolaylık gösterilmesinden memnun olur.

Nerede kolaylık varsa, orada güzellik vardır. Kolaylığın bulunmadığı herşey çirkindir.

Resûl-i Ekrem Efendimiz’in öğrettiği esaslardan biri:

Kolaylaştırmak, zorlaştırmamak; müjdelemek, ürkütmemektir.

Onun için:

İnsanlara alış verişte kolaylık gösteren,

eli darda olana borcunu ödemesi için süre veren,

hatta alacağının bir kısmını yahut tamamını bağışlayan kimselere Allah Teâlâ da âhirette kolaylık gösterecektir.

Peygamber Efendimiz böyle iyilik severlere “Allah rahmet etsin” diye dua etmiştir.

Güler Yüzlü Olmak

İyi huylu olmanın bir belirtisi insanlara güler yüz göstermektir.

Resûl-i Ekrem Efendimizin buyurduğuna göre;

din kardeşini güler yüzle karşılamak bir iyiliktir; aynı zamanda yoksula sadaka vermiş gibi de sevap kazandırır.

Güler yüzlü olmayı asla kümsememek gerekir.

Güler yüz gibi, tatlı söz de bir sadakadır.

Ve insanı cennete götüren sebeplerden biridir.

Güler yüzle söylenen tatlı söz daha da sevaptır. İnsan, tatlı bir sözle de olsa, kendini cehennemden korumalıdır.

Sahâbîlerin anlattığına göre, Peygamber Efendimiz’den daha çok tebessüm eden biri yoktu. Ashâb-ı kirâmdan Cerîr ibni Abdullah, kendisini her gördüğünde Resûlullah’ın tebessüm ettiğini söylerdi.

İnsanları hoş görmeli

Allah Teâlâ Peygamber Efendimize, iki şeyden birini seçme yetkisi vermişse, Resûlullah Efendimiz, günah olmadığı takdirde bunlardan en kolayını seçerdi.

Sevgili Peygamberimizin, alış veriş yapanlardan bir isteği vardı:

Eğer müşteri pişman olur, aldığı malı geri vermek isterse veya satıcı pişman olur, sattığı malı geri almak isterse, bu hususlarda kolaylık gösterilmeliydi. Alış verişte kolaylık gösterene Cenâb-ı Hakk’ın kıyamet gününde kolaylık göstereceğini söylerdi.

Efendimiz hayatında kimseyi incitmedi. Savaş hali dışında bir hizmetçiye, bir kadına veya herhangi bir kimseye eliyle vurmadı. Kendisine kötülük edenlerden intikam almadı.

Bir sahâbîsine şunları tavsiye etti:

“Eğer biri sana hakaret eder veya sende bulunduğunu bildiği bir kusur yüzünden seni ayıplarsa, sen onun hakkında bildiğin şeyler sebebiyle onu ayıplama. Onun bu davranışının vebâli kendisine aittir.”

Allah Teâlâ, kulunu bağışlayan kimseden memnun olur ve diğer kulları yanında onun değerini yükseltir.

İnsanlarla iyi geçinmeli

Peygamber Efendimizin buyurduğuna göre; insanlarla iyi geçinmeli ve onlardan gelecek sıkıntıya katlanmalıdır. Böyle bir Müslüman, insanların arasına karışmayan, onların vereceği rahatsızlıklara katlanmayan Müslümandan daha hayırlıdır.

İnsan birini sevmeyebilir; sevmediği kimseyi, yüzüne gülerek idare etmek zorunda kalabilir. Bunu Peygamber Efendimiz de yapardı.

Onun ileri gelen sahâbîlerinden Ebü’d-Derdâ hazretleri, nefret ettikleri nice kimselerin yüzlerine gülmek zorunda kaldıklarını söylerdi.

Peygamber Efendimiz, insanların hatasını yüzlerine vurmazdı. Birinin yanlışını yüzüne söyleyerek onu utandırmak yerine, “İnsanlar neden böyle yapıyorlar?” gibi genel ifadeler kullanırdı.

Herkes birbiriyle görüşmeli, konuşmalı, sohbet etmelidir. Peygamber Efendimiz bunları müminin özellikleri arasında sayardı. İnsanlarla görüşüp konuşmayan, sohbet edip kaynaşmayan kimselerde hayır olmadığını söylerdi.